Ona ‘Siyah Musa’ da derler. O bir köleydi fakat kötü hayatından ötürü efendisi tarafından kovuldu. Sonra Mısır’da ölüm saçan bir hırsız çetesinin lideri oldu. Ancak tövbeye geldi ve Skitisli Aziz İsidoros’un altında, çölde manastır hayatına girdi. Uzun yıllar dua, oruç ve gece ibadetleriyle birlikte yorulmaksızın mücadele etti. Sonunda şehvet ve şiddet düşüncelerinden Aziz İsidoros’un dualarıyla kurtuldu. Derin tevazusu, bilgeliği ve çileci hayatından ötürü bütün kardeşlik tarafından büyük saygı gördü. Bir keresinde bir keşiş günah işledi ve diğer keşişler onu yargılamak için toplandı. Musa en baştan gitmeyi reddetti fakat ısrar ettiklerinde, eski püskü bir sepeti kumla doldurdu ve sırtına yükleyip geldi. Keşişler bu hareketin ne anlama geldiğini sorunca o şöyle yanıtladı, “Günahlarım arkamda sızıyor fakat onları görmüyorum bile ve buraya kardeşimi yargılamaya geldim”. Bunun üstüne keşiş affedildi. Zamanla bu keşişlerin en mütevazısının ünü o kadar yayıldı ki krallar ve piskoposlar çöle onun bilgeliği ile kutsiyetini görmeye geldiler. İleri yaşındayken Skiti’ye* saldırmaya gelen bir eşkıya grubu için uyarıldı. Şöyle diyerek terk etmeyi reddetti, “Yazılmıştır ki: Kılıçla yaşayan kılıçla ölecektir.”. Öyle düşünceliydi ki başkalarını kılıçla öldürdüğünü unutmadı ve öldürülmek için gönüllü olarak bekledi. Onunla bekleyen altı diğer keşiş de onunla birlikte katledildi. (400)
Ingilizceden Türkçeye çeviren Vasilis Gelbal
Δεν υπάρχουν σχόλια:
Δημοσίευση σχολίου